• 0 536 612 90 09 // 0 535 352 21 58
bahar yorgunluğu

Bahar Yorgunluğu İçin Karşı Önlem Alıyor Musunuz?

Bahar Yorgunluğu; Vücudumuz homeostasis isimli bir iç denge içerisinde çalışır. Bu denge çerçevesinde, vücut dışarıdan gelen her türlü etkiyi stres gibi görür ve buna karşı koymak için çaba sarf eder ve kendini korumaya çalışır.

Kış mevsiminin soğuk günlerinden ilkbahar mevsiminin ılık günlerine geçişte, mevsim değişikliğine yani gece ile gündüz arasın da ki ani ısı değişimlerine uyum sağlamaya çalışan vücutta daha çok enerji harcanır. Böyle olunca günlük hareketlerde vücut kendini halsiz ve bitkin hissedebilir.

Yorgunluk, vücudun zihinsel, fiziksel ve ruhsal olaylara aynı zamanda uykusuzluğa verdiği bir tepkidir. Bahar yorgunluğu yaklaşık bir kaç hafta içinde sizin de desteğiniz ile düzelecektir. Bu yorgunluk bir kaç haftadan fazla sürüyor ise farklı yönlerden de incelenmelidir.

İlkbahar mevsiminin güzel havalarına geçerken mutluluk hormonları daha fazla salgılanıyor, fakat dengesiz beslenme, uykusuzluk gibi bazı nedenlerden dolayı bazı kişiler de bu yeterli olmuyor. C ve D vitaminlerini takviye ederek de metabolizmamızı güçlendirebiliriz.

Düzensiz beslenme ve su içmemek, iştahsızlık, baş ağrıları, sürekli yorgunluk, sindirim sorunlarına yani genel olarak bahar yorgunluğu yani mutsuzluğa sebep olabilir.

Bahar Yorgunluğuna karşı mücadelenin en önemli kısmı günlük stresi azaltıp enerji seviyemizi yükseltebilmek adına da yeteri kadar karbonhidrat, protein, vitamin ve minerali almamız geçiyor.

Bahar yorgunluğu ile savaşmanın diğer bir yolu da kaliteli bir gece uykusunu yaklaşık 8 saat uyumaktır. Çünkü, bağışıklık sistemini güçlendiren, beyni dinlendiren hormonlar gece özellikle de karanlık bir ortam da daha fazla salgılanır. İyi bir uykunun arkasından oda ısısında 10 – 15 dakika esneme egzersizleri yapmak, gün içerisinde 8-10 bardak içmek güzel güneşli havaların tadını çıkarmak bahar yorgunluğu ile mücadelede yardımcınız olur.

Kendimize iyi bakmadığımız, eve kapattığımız hareketsiz kaldığımız ve kafamızı olumsuz düşünceler ile doldurduğumuzda bahar yorgunluğunun pençesine düşmemek elde değil, biz kendimizi korumazsak eğer kimse bize sahip çıkamaz. her zaman tüm mevsimler de beslenmemize dikkat edip, pozitif düşünceler ve pozitif enerjiyi çevremize yayarak kendimize hoşlanacağımız hobiler bulup her anımızı güzel geçirmeye çalışmalıyız.


fitness

Fitness Aktivitesinin Size En Uygunu Hangisi?

Aktif bir yaşam hayali ile katılabileceğiniz yeni bir fitness grubu, spor aktivitesi veya herhangi bir kurs seçerken seviyenizden daha yüksek bir kademe de olmamasına dikkat edin. Bu sizin bıkkınlığınıza veya sakatlanmanıza sebep olabilir.

Fitness Aktivitelerini Nasıl Seçelim?

Bale, savaş sanatları, ağırlık çalışmaları ve geleneksel danslar, etkinliğini kanıtlamış fitness stilleridir. Bir kaç disiplini karıştırarak da fark yaratabilirsiniz. Aşırılıktan ve hemen sonuç vaatlerinden kaçınmalısınız. Mucize program diye bir şey yoktur. En güzeli, yavaş ve istikrarlı olan yöntemlerdir. Her şeyin hızlısı iyi olmayabilir.

Pratik olmalısınız; ulaşmak istediğiniz hedefe göre bir stil seçmelisiniz. Örneğin, kas geliştirmek için dans kursu sizin amacınıza hizmet etmeyecektir. Fonksiyonel Fitness, yaşınız veya şu an ki seviyeniz ne durumda olursa olsun, başlangıç için çok iyi olacaktır. Örneğin, squat tarzı basit bir model oturmak kalkmak için ihtiyacımız olan kasları çalıştıracaktır.

Bütçenize uygun olacak bir stil tercih edin. Ücretinin fazla olması çok iyi olduğunu göstermez. Spor salonlarının ücretsiz deneme derslerine girip deneyimleyebilirsiniz. Eğer buna ayıracak bir bütçeniz yok ise hiç sorun yok, internette pek çok fitness videoları var.

Kendinizi baskı altına almayın. Yeni başlıyorsanız, çok uzun vadeli taahhütlere ve bir sürü ekipman gerektiren bir programa değil de, daha basit bir programa başlamalısınız. Kendinize birden yüklenmemelisiniz.

Fit olmanın tek yolu, fit olmayı istemektir.


erkeklerin cilt bakımı

Erkeklerin Cilt Bakımı İçin 5 Püf Noktasına Bakalım.

Erkeklerin cilt bakımı genel de zor geldiğini bildiğimiz için kolaylık sağlayacak 5 püf noktasını derledik.

1- Temizleme; Öncelikle yüzümüzü sabah ve akşam yıkamayı öğrenmeliyiz. Bir çok erkek bunu yapmayı aklına bile getiremiyor. Yaşadığımız ortamlar cildimizi kirletmek için adeta yarışırlar. Temizleme işini yaparken de herhangi bir sabun değil, cildinize uygun bir temizleyici tercih etmelisiniz.

2- Peeling; ölü cilt hücrelerini temizleyerek, alttaki yeni hücreleri çıkarmak, aynı zaman da cilt gözeneklerini temizlemek için, hafta da 1 ya da 2 kez uygulanabilir. Erkeklerin de cilt hücreleri ölüyor bu kesin bilgi.

3- Nemlendirme; Erkekler traş olurken hem kılları, hem de ciltteki yağları yok ederler. Cildinize uygun bir nemlendirici ile cildinizin nem dengesini düzeltebilir, aynı zaman da traş kaynaklı yanma hissini önleyebilirsiniz.

4- Gözler; Her sabah ve akşam göz çevresi için nemlendirici kullanarak, yaşlanma belirtilerinden, gözaltı torbaları ve morluklardan korunabilirsiniz.

5- Dudaklar; Gün geçtikçe dudaklarımızda ki kolajen azalır ve yaşlanma belirtileri görülmeye başlar. Bunun engellenmesi için tercihen SPF koruması içeren bir nemlendirici ile gün içerisinde fırsat buldukça uygulanması çok faydalı olacaktır.

Erkeklerin cilt bakımı için zorlandıkları genel bir kanı olsa da, bugün baktığımızda bir çok erkek kadınlardan da daha fazla kendine, bakım yapıp ciddi anlamda özen gösteriyor. Erkekler de yaşam kalitelerini yükseltirken her türlü bakımı yaptırıyorlar.


lifli besinler

Lifli Besinler Sağlıklı Beslenmede Önemli mi?

Lifli besinler; Lif (posa), bitkisel kaynaklı besinlerde bulunur. Vücut lifleri diğer besin maddeleri gibi parçalayamaz ve bağırsaklar da emilmeyen lifler sindirim sisteminde ki görevlerini tamamladıktan sonra vücuttan atılırlar.

Lifler genel olarak 2 ye ayrılır.

Suda çözünebilir lifler; mide ve sindirim sistemi sıvıları ile karşılaşınca jel formuna dönüşerek içine bazı maddeleri hapsederler, bu da bağırsaklar da ki fazla yağ ve şekerin atılmasına fayda sağlar. Örneğin; Yulaf, Kuru fasulye, Kuru bezelye, Fıstık, Arpa, Portakal, Elma, Havuç, Keten Tohumu.

Suda çözünmeyen lifler; Yediklerimizin bağırsaklardan rahat geçişine, düzenli çalışmasına ve atıkların daha kolay atılmasına sebep olur. Örneğin; Koyu yapraklı sebzeler, Taze Fasulye, Tam Buğday Ürünleri, Çekirdek, Fıstık.

Her iki lif türü de bitkisel besinlerde bir arada veya ayrı ayrı bulunabilir. Sağlıklı beslenebilmek ve günlük yaklaşık 25 gramlık lif alım ihtiyacını karşılayabilmek adına düzenli bitkisel besinlerden tüketmeliyiz.

En zengin lif kaynakları olarak; Kuru Fasulye, Bezelye, Mercimek, Nohut, Barbunya, Elma, Armut, Şeftali, Ayva, incir, Kuru İncir, Marul, Kereviz, Karnabahar, Brokoli, Ispanak, Havuç, Patates.

Günlük alınması gereken lifi tam olarak alamayan kişiler de bir anda lif yüklemesi olursa gaz, şişkinlik gibi sıkıntılar oluşabilir. Bu nedenle lif alım miktarı yavaş yavaş arttırılmalıdır. Lif miktarını gün içine yayarak lifli besinler ile arttırırken, su içimini de çoğaltmamız gerekiyor.

Araştırmalar günlük düzenli lif alındığında, sindirim sistemi sağlığı, bağırsak hareketleri, kolesterol ve şeker seviyelerinin düzenlenmesinde, tokluk hissini uzatarak da kilo kontrolü ile ilgili büyük destek sağladığını göstermektedir.


Kişisel Bakım ve Güzellik İçin Harika İpuçları

Her zamankinden daha fazla dikkat çekmek istiyorsanız, koyu farlar, ışıltılar ve cüretkar kırmızılar sizin daha iddialı, canlı, enerjik ve göz kamaştırıcı olmanıza destek olacaktır.

Havaların soğuması ile ve şiddetli rüzgardan dolayı cildimiz eskisine göre daha fazla neme ihtiyaç duyar. Bu ihtiyacı karşılamak için nemlendirme ve peeling etkili maskeleri düzenli olarak cildinize uygulayın. Cildinizin hep canlı kalmasını sağlayın.

Ölü deriden, cildin altında biriken toksinlerden ve makyaj kalıntılarından arınmak için buhar banyosu oldukça kolay bir yoldur. Buhar banyosunun ardından cildinize uygun nemlendirici uygulayarak cilt bakımınızı tamamlayın.

Soğuk hava ve rüzgar cildimizi renksiz ve kuru bir hale dönüştürebilir. Böyle bir etkiye maruz kalmamak için güçlü nemlendiriciler ve doğal meyve asitlerinden destek alabilirsiniz. Bol bol da su tüketmelisiniz.

Aşırı sıcaklar ve terleme yüzünden yaz aylarında fondöten kullanmaya sıcak bakmayabilirsiniz. Böyle zamanlar da renkli nemlendiriciler ile de doğal ve güzel görünebilirsiniz.

Her gün kendinize zaman ayırıp durun ve sessiz kalarak sadece nefes alın, Bunu yaptığını da daha az stres yaşayacak ve stresin cildinize verdiği zararı en aza indirmiş olacaksınız.

Kişisel Bakım yaparken teninizin canlılık ve parlaklığını kaybetmesini, aynı zaman da göz çevrenizde halkalar ve morluklar oluşmasını istemiyorsanız, uykusuzluktan ve stresten uzak durmaya çalışmalısınız. Stres ve uykusuzluk, cildinizin en büyük düşmanlarındandır.

Yaşlanmanın ilk belli olduğu bölgeler göz çevresinde başlar. Bu süreyi daha da uzatabilmek için cildinizin tipine göre bir nemlendiriciyi gün boyu kullanmalısınız.

Özellikle yaz sıcakların da makyajınızı koruyamıyorsanız, en uygunu makyaj bazı kullanmaktır. Makyaj bazı ile güzelliğinizi korurken, dudak bazı ile de parlak ve canlı bir ruj deneyimi yaşarsınız.

Salatalığın içinde yüksek miktarda su bulunur. Soğuk suyun içinde beklettiğiniz salatalıkları dilimleyip, gözlerinizin altına koyarak nemlendirme ve rahatlatma etkisi ile gözaltı şişliklerinizden kurtulmayı deneyebilirsiniz.

Sağlıklı, güzel, parlak, pırıl pırıl bir cilt için, bol bol su tüketin ve cildinizin her zaman nemli kalmasına özen gösterin.

İlkbaharın gelmesi ile birlikte güneş kendini göstermeye başladığında cilt lekeleri başınıza bela olabilir. Buna karşı önlem olarak dışarı çıkarken mutlaka SPF etkili bir nemlendirici krem kullanın.

Cildimiz doğal bir yağ dengesine sahiptir. Her aklınıza geldiğinde cilt temizliği yapmak bu doğal dengeyi bozabilir ve cildinizin kuruyup tahriş olmasına sebep olabilir.

Aşırı sıcak su cildinizin koruma görevini sağlayan dokuya zarar verebilir. Bunu önlemek için temizlik yaparken ılık su kullanmaya özen gösterin.

Su içmek; cildin nemlenmesine ve esnekliğini korumasına destek olur.

Renkli sebze ve meyvelerin her gün düzenli olarak tüketilmesi, cildin serbest radikallerden gördüğü kötü etkileri azaltmaya destek olur.

Cildinizi sert bir şekilde keselemek ve ovalamaktan kaçının, çünkü bu tarz da bir işlem cildinizin tahriş olmasına ve sertleşmesine sebep olabilir.

Kişisel bakım adına cildinizin kurumasını önlemek için, mümkün olduğunca banyo esnasında kimyasal katkı maddelerinin az olduğu ve nemlendirici etkili ürünler kullanın. Çok sıcak suya uzun süre maruz kalmamaya özen gösterin.

Cilt güzelliğinize önem veriyorsanız; cilt yapısında sorun yaratan ve kolajen üretimini durdurabilecek şekerli gıdaların yanına yaklaşmayın.


beslenme

Beslenme İpuçları İle Yediklerinizden Daha Fazla Faydalanın.

Mutfağınıza Herbalife ürünlerini katın, zenginleştirin.
Besleyici değeri yüksek Herbalife Nutrition ürünlerini mutfağınıza dahil ederek daha lezzetli ve besleyici öğünler yapabilirsiniz.
Portakal C Vitamini deposu fakat ondan daha güçlü C Vitamini içeren besinler var.
100 gram Portakaldan daha fazla C Vitamini içeren besinler;
Maydanoz, Kırmızı Biber, Kivi, Brokoli, Brüksel Lahanası, Çilek, Karnabahar, Limon, Kavun

Yaş ve meslek gözetmeyen strese engel olamasak da kontrol altına almamız olasıdır. Yeşil yapraklı sebzeleri daha çok tüketmeyi ve yeşil çay içerikli, bitkisel çayları içmeyi alışkanlık haline getirin, strese karşı galip gelin.

Kışın artan abur cubur tüketimine engel olabilmek için, yemek saatlerinizi planlayın ve bu saatlere sadık kalın. Yemek düzeninizi sağlıklı ve dengeli menüler ile birleştirdiğinizde ideal kilonuza ulaşmak çok daha kolay olacaktır.

Mevsim geçişlerinde vücut daha fazla vitamin ve minerale ihtiyaç duyar. Bu dönemde gerekli vitamini minerali doğal sebze meyvelerden ve gıda destek ürünlerinden almaya özen gösterin. A, C, E vitaminleri ve Selenyum, Çinko, Magnezyum mineralleri ile bağışıklık sisteminizi destekleyin.

Beslenme alışkanlıklarımız mevsimlere göre değişiklik gösterebilir. Sonbahar mevsimin de sıcaklık azalınca su içme isteği azalsa da su içmeli ve bağışıklık sisteminizi destekleyici şekilde beslenmelisiniz.

Doğru zamanda ve doğru miktarda içtiğimiz suyun, zayıflama sürecindeki en büyük destekçimiz olduğunu biliyor musunuz? Suyu sabah uyanınca yemekten 10-15 dakika önce ve 1,5- 2 saat sonrası için, hem formunuzu hem de metabolizmanızı koruyun.

Sebze yemeklerini pişirirken C vitamini kaybını en aza indirmek için, sebzeleri büyük parçalar halinde kesmek, haşlama sularını dökmemek, düdüklü tencereleri tercih etmek ve taze olarak tüketmek gibi seçenekleri değerlendirmeniz de fayda var.

Bitkisel kaynaklardan alınacak Demir mineralinin vücut tarafından rahatça emilmesine en büyük yardımcı C vitaminidir. Örneğin; Demir açısından çok zengin olan Kuru Fasulye, C vitamini bakımından zengin olan Domates ile pişirilince şahane bir kombinasyon olur.

Lif, sindirim sistemimiz ve bağırsaklarımız için olmazsa olmaz bir maddedir. Her gün beslenme düzenimiz de yeteri kadar lif olmasına özen gösterin.

Hava ne kadar sıcak olursa olsun, sağlıklı ve dengeli beslenmek mümkün. Her gün zeytinyağlı ve salataları beslenme düzeninize katarak, 3 ana 3 ara öğün yaparak, asitsiz içecekleri seçerek, her gün en az 20 dakika yürüyerek hem iyi alışkanlıklar edinip, hem de ideal kilonuzu koruyabilirsiniz.

Güne kahvaltı ile başlamak çok önemlidir. Uyandıktan sonra en kısa sürede kahvaltı yapmak, metabolizmanın çalışmaya başlamasını sağlar. Günün daha enerjik ve aktif geçmesine destek verir.

Stresli ve yoğun geçen bir günün ardından tercih edeceğiniz kırmızı et, içeriğindeki B vitaminleri, çinko ve demir sayesinde stresinizi atmanıza yardımcı olacaktır.

Uykunuz kalitesiz ve yetersiz ise, hem enerjinizi düzgün kullanamazsınız, hem de kilo veriminize destek olabilecek hormonlarınız iyi salgılanamayabilir. Bunun için düzenli ve kaliteli uyuyun.

Yediklerimizin içindeki bulunan faydalar besinden besine değişmektedir. Bunu telafi edebilmek için çeşitli beslenmeye özen göstermeliyiz.

Kötü beslenme uyku kalitenizin bozulmasına sebep olabilir. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanarak uyku kalitenizi arttırabilirsiniz.

Dondurma, şekerli içecekler ve kalorisi yüksek abur cuburlar yerine, fındık, badem, ceviz ve kuru meyve gibi atıştırmalıkları tercih etmelisiniz.

Eğer akşam öğününüzü erken saatte ve hafif yediyseniz, ilerleyen saatlerde kaslarınızı da rahatlatacak Kalsiyum içerikli hafif atıştırmalar yapabilirsiniz.

Light olarak tükettiğiniz ürünlerin miktarını fazla kaçırmamaya dikkat edin. Light ürünlerin de kalorisi olduğunu asla unutmayın.

Kışın vücut daha az su kaybettiği için daha az susama hissi yaşanır, ama bu suya ihtiyacımız olmadığını göstermez. Yeterince su tükettiğinizden emin olmalısınız.

Akşam spor yapıyor olmanız sizin akşam yemeğini çok geç saate kalmadan yemiş olmanız demektir. Dikkat etmeniz gereken en önemli şey spor yapmadan 1,5 – 2 saat öncesinde akşam yemeğini hafif yemenizdir.

Çok hızlı kilo verirken, çatlak ve sarkma riski her zaman vardır. Çatlaklardan ve sarkmalardan korunmak için mutlaka hayatınıza sporu sokun.


Egzersiz Sonrası Bunlardan Uzak Durun.

Güzel sonuçlara ulaşmak için yaptığınız egzersizler, sonrasında yaptığınız hatalar nedeni ile hayal kırıklığı yaşamanıza sebep olabilir. Öncelikle neyi ne için yaptığınızı biliyor olmalısınız. Bilinçsiz olarak yapılan her şey sizi hedefinize giden yolda yavaşlatacaktır.

Vücudu soğutmayı unutmayın;

Ertesi günü kas ağrıları ile geçirmek istemiyorsanız, egzersiz bitiminde esneme hareketleri yaparak vücudunuzdaki kasların sertleşmesine fırsat vermemelisiniz. Kasların arasında laktik asit birikimine engel olmalısınız.

Sıcak uygulamalardan kaçının;

Yoğun bir egzersiz sırasında vücut kendini serin tutabilmek için çok fazla efor harcar. Egzersiz sonrasın da hamam veya sauna keyfi yapmak ruhen iyi gelebilir ama sıcak ile savaşmış vücuda tekrar sıcaklık ilave etmek vücutta bir stres yaratabilir. Bundan en çok bağışıklık sisteminiz etkilenebilir. Egzersiz sonrası için buz kullanmak, kasların ve tendonların canlanması açısından çok iyi olur.

Egzersiz yaparken bir anda durmayın;

Egzersiz sırasında artan kan akışını bir anda durdurmak sizi sersemlemiş ve kötü hissettirebilir. En güzeli egzersiz yoğunluğunu kademe kademe azaltarak egzersizi tamamlamaktır. Bu sayede kan akışınız ve damarlarınız eski haline rahatça döner ve kan basıncınızın da normale dönmesine yardımcı olur. Çok koştum yoruldum diyerek hemen oturup dinlenmeye geçmek hiç iyi olmayacaktır.

Cildinizi ihmal etmeyin;

Spor salonlarını çok sayıda kişi kullanıyor ve bu salonlar bakteri, mikrop yuvası halindedir. Eve gidince hemen duşa gireceğim demeyin, elinizi yüzünüzü yıkamadan salondan ayrılmayın. Kirli eller ile yüzünüze dokunursanız cildinize zarar verebilirsiniz. Bu yüzden spor salonu seçerken çok iyi incelemelisiniz.

Yeterince sıvı aldığınızdan emin olun;

Vücut terleyerek kendini soğutmaya çalışır. Egzersiziniz bittiğinde sıvı alımını ihmal ederseniz, susuzluk ve yorgunluk, halsizlik hissedebilirsiniz. Mümkünse elektrolit bazlı bir içecek tercih etmelisiniz. Hatta bunu spor esnasında başlayarak depoların tamamen boşalmasını önleyip sonrasında da elektrolit içerikli bir desteği su ile alırsanız süper olur.

Yemek yememek iyi değildir;

Egzersiz sırasında boşalan enerji depolarının yeniden doldurulabilmesi için vücudun karbonhidrata ve proteine ihtiyacı vardır. Egzersizin sonrasın da 30-40 dakika içerisinde alacağınız protein ağırlıklı gıdalar, sağlıklı bir kas oluşumuna destek olacaktır.


sağlıklı beslenme

Sağlıklı Beslenme İçin Ölçülü ve Dengeli Olmak Yeterli midir?

Sağlıklı Beslenme; Genelde ölçülü, dengeli ve çeşitli olunduğunda sağlıklı beslenebileceğimiz düşünülürken, günümüzde bizi bu yoldan ayırabilecek bir çok şey karşımıza çıkıyor.

Kötü gıdanın olmadığı, kötü beslenmenin olduğu görüşünün altında yatan düşünceye göre, bir çok çeşit gıdadan en sağlıklı olanları, azar azar tüketirsek sağlıklı bir beslenme tarzı geliştirmiş oluruz. Genel anlamda doğru olan bu düşünce, herkes tarafından kabul görmek ile birlikte herkes bunu başaramayabilir. Bunun da çeşitli sebepleri olabilir.

Kötü bir beslenme şeklini kendimizi yoksunluk hissine düşürmeden nasıl düzeltebiliriz.

Yenebilir kaynakları tüketme dürtümüz, sağlıklı beslenme ihtiyacımız için doğanın bize sunduğu bir fırsattır. Sadece tüketilebilir bitki ve hayvanlardan seçimlerimizi yaparak beslenmemizi düzenleyebilseydik çok daha iyi durumda olabilirdik. Fakat zaman içinde çok fazla sağlıklı beslenmemize uygun olmayan seçenekler çıktı ve malesef seçenek ne kadar çok ise o kadar fazla yiyoruz. Evet gıdaların çok çeşitli olması sağlıklı beslenmemiz için iyi bir yol, ama biz bu seçeneklerin içinden uygun olanları seçebiliyorsak.

Denge dendiği zaman, acaba sağlıksız bir gıdayı daha sağlıklı bir gıda ile dengelemek mi akla gelmeli?

Gerçekten de gün içerisinde ki, beslenmenizi planladığınızda öğlen öğünün de tüketeceğiniz bir pizza ve patates kızartmasının kötü etkilerini, sabah ve akşam öğünlerini kalori ve yağ hesabını da yaparak daha dikkat ile seçerseniz hem kötü etkileri kontrol altında tutup hem de besin gereksinimlerimizi karşılayabiliriz.

Herkes bu şekilde besleniyormu?

Genellikle öğle öğünlerini kötü tercihler ile geçirenler, akşam öğünlerinde de bu tarz yiyeceklere yönelmektedirler.

Ölçülü olmak aslında çok fazla yemek yememek anlamına gelmez. Ölçülülük, yağlı gıdalar, tatlılar ve alkol gibi boş kaloriler içeren ekstra gıdalar için tanımlanmalıdır. Örneğin ölçülü olmak demek; bir paket kurabiye açıp içinden sadece bir tane kurabiye yemek ve gerisini bırakmaktır.

Bu durum da asıl konu, kötü gıdalar mı yoksa kötü beslenme midir?

Nispeten her ikisinin de doğru olduğu haller var. Kötü olduğunu düşündüğünüz gıdaları tüketip tüketmemek sizin elinizde olan bir durum ve bu gıdaları tabağınıza koyduğunuz da kötü beslenmiş olacaksınız. Yani, evet kötü gıdalar var ama kötü beslenme bir seçimden ibaret.

Yeme düzenimizi iyi ve sık yemek yemeğe adapte etmeliyiz. Çeşitlilik dediğimiz de alabildiğimiz sağlıklı gıdaları tercih etmek olmalıdır. Denge ise vücudumuzun ihtiyacı olan proteinler, karbonhidrat, vitamin, mineral ve sağlıklı yağların alımının dengeli olması gerektiği anlaşılmalıdır. En zoru ise ölçülü olmak, bu kadar aklımızı çelecek alternatif varken.

Aslında her şey bizim ile bizim tercihlerimiz ile alakalı.


Prof. Dr. İsmet Tamer

Prof. Dr. İsmet Tamer, Herbalife Türkiye Danışma Kurul Üyesi

Prof. Dr. İsmet TAMER

Prof. Dr. İsmet Tamer; Herbalife Ailesi olarak, Herbalife Nutrition Türkiye Beslenme Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. İsmet Tamer gibi bir bilim insanının aramızda olmasından ve engin bilgilerini bizim ile paylaşmasından onur ve gurur duyuyoruz.

Prof. Dr. İsmet Tamer, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ nden mezun olduktan sonra, İstanbul Kartal Eğitim ve Araştırma Hastahanesi’ nde Aile Hekimliği Uzmanlığını tamamlamıştır. 2002 yılında uzmanlığını kazanmış, sonra sırası ile doçent ve profesörlüğünü hak etmiştir.

Türkiye de birinci basamak sağlık hizmetlerinin kalitesi ve geliştirilmesi amacı ile kurulmuş olan, Türkiye Aile Hekimliği vakfı kurucusu ve mütevelli heyeti üyesidir. Aynı zamanda da Türk Kardiyoloji Derneği Üyesidir.

Aile Hekimliği, Koruyucu Hekimlik, Endokrinoloji ve Kardiyoloji alanlarında çok sayıda yayınları, makaleleri, kitap bölümleri ve çevirileri mevcuttur.


beslenmenin temel yapıtaşları

Beslenmenin Temel Yapıtaşları ve Beslenme

Beslenmenin Temel Yapıtaşları; Beslenme, sağlığımızı korumak, geliştirmek ve kaliteli bir yaşama kavuşabilmek amacı ile vücudumuzun ihtiyacı olan besin ögelerini, uygun zamanlar da ve yeterli miktarlar da, almak için bilinçli ve planlı yapmamız gereken bir davranıştır.

Beslenme açlık duygusunu bastırmak için ya da canının her çektiği şeyi yemek içmek değildir. Beslenmenin temel yapıtaşları vardır.

İnsan yaşamının devamı için 50 civarı besine ihtiyaç duyar. Bu besinlerden herhangi biri alınmadığın da ya da, eksik kaldığında Yetersiz Beslenme meydana gelir. Besinlerden biri veya birkaçının eksik ya da fazla alınmasından dolayı vücut yağ depolamaya başladığında da Dengesiz Beslenme oluşmaya başlar.

Beslenmenin Temel Yapıtaşları;

1- MAKRO BESİNLER

1- A) Protein; Vücudun temel besin kaynağı ve yapı taşıdır. Kas kütlesinin korunmasında ve doku onarımında görev alır. Protein kaynakları; Kırmızı Et (hayvansal gıdalar da en fazla protein içeren besindir), Beyaz Et, Baklagiller, Süt, Yumurta, Yoğurt, Kabak Çekirdeği, Peynir, Badem, Balık, Muz, Havuç, Kepek Ekmeği, Bezelye, Patates, Kuru İncir, Çiğ Avokado.

1-B) Karbonhidrat; Zihinsel ve fiziksel aktivite için vücudumuzun ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlar.

Kompleks (İyi) Karbonhidratlar; Kan şekerini dengesini zorlamayan, vitamin ve mineral içeren, lif içeriği olup daha geç sürede kana karışan karbonhidratlardır. Örneğin; Yulaf, Patates, Tam Tahıllar, Baklagiller, Nişastalı Sebzeler, Balkabağı, Nohut, Börülce, Tam Tahıllı Ekmek, Kinoa, Esmer Pirinç, Mercimek, Bezelye, Ananas, Çilek, Karpuz, Mandalina, Şeftali, Hindistan Cevizi, Badem, Yer Fıstığı, Ceviz, Kuşkonmaz, Armut, Mantar, Patlıcan.

Basit (Kötü) Karbonhidratlar; Lif, protein, vitamin ve mineral içermeyen, kan şekerini aniden yükselten ve aynı zaman da, yüksek kalori veren karbonhidratlardır. Örneğin; Beyaz Şeker, Şekerli İçecekler, Meyve Suyu, Şekerli mısır Gevrekleri, Rafine Edilmiş Gıdalar, Gazlı İçecekler, Beyaz pirinç.

2- MİKRO BESİNLER

Vitamin ve Mineraller; Sağlığın korunmasında, hücre fonksiyonlarında ve bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasında gerekli olup, dışarıdan alınması gerekiyor. Basit karbonhidratlar haricinde, yediğimiz tüm besinler ile vitamin ve mineralleri almaktayız. Eğer beslenme düzenimiz dengeli değil ise gıda takviyelerinden faydalanabilirsiniz.

3- SAĞLIKLI YAĞLAR

Vücuda enerji sağlamada, bağışıklık sistemini destekleme de, kalp, beyin, eklem sağlığını koruma da, aynı zamanda hücre zarına katkıda bulunması ile vücut için çok önemlidir. Bileşimin de ki, yağ asitlerine göre gruplara ayrılır.

3-A) Tekli Doymamış Yağlar; Kolza yağı, Zeytin ve Zeytinyağı, Susam Tohumu, Susam Yağı, Avokado, Badem, Yer Fıstığı, Fındık ve Fındık yağı.

3-B) Çoklu Doymamış Yağlar; Yağlı Balıklar (Somon, Uskumru, Hamsi, Alabalık), Omega 3, Kanola Yağı, Ceviz, Soya Fasulyesi, Soya Yağı, Keten Tohumu.

3-C) Doymuş Yağlar; Kırmızı Etler (Sığır, Kuzu), Süt ve Süt Ürünleri, Hindistan Cevizi Yağı, İç Yağı.

3-D) Trans Yağlar; Margarin, Kızarmış Patates yada kekler de bulunan işlenmiş, kızarmış, oksitlenmiş ve hidrojene yağlar.

4- LİFLER

Lifli beslenme sindirim sistemine sağlıklı kan kolesterolu seviyelerini korumaya ve kan şekeri seviyesini aynı zamanda da açlık düzeyini kontrol etmeye yardım eder. Günde ortalama 25 – 30 gram lif almalıyız.

4-A) Suda Çözülemeyen Lifler; Yediklerimizin bağırsaklardan rahat geçişine, düzenli çalışmasına ve atıkların atılmasına yardımcı olur. Örneğin; Koyu Yapraklı Sebzeler, Taze Fasulye, Tam Buğday ürünleri, Çekirdek, Fıstık.

4-B) Suda Çözülebilen Lifler; Midenin boşalma süresini uzatarak, şekerin daha yavaş serbest bırakılıp özümsenmesini sağlar. Tokluk hissinin uzamasını sağlar. Örneğin; Yulaf, Kuru Fasulye, Kuru Bezelye, Fıstık, Arpa, Portakal, Elma, Havuç, Keten Tohumu.

5- FİTO BESİNLER (Bitkisel Besinler)

Fito besinler yaşamı sürdürmek için ihtiyaç duyulmayan ancak hastalıklara karşı koruyucu etki gösteren besinlerdir. Fito besinlerin bize en önemli verdiği şey Antioksidanlardır. Çiğ sebze ve meyveler, baklagiller güçlü antioksidan kaynaklarıdır.

6- SIVI ALIMI

Normal zihinsel ve fiziksel işlevlerin yerine getirilmesinde, vücut sıcaklığı koruma da, sindirim de, vücutta ki atık maddelerin atılmasında destek olur. Vücudun her 25-30 kilogramına 1 litre civarı su içimi iyidir.

Beslenmenin Destekleri

DİNLENME

Gece saatlerinde ve kaliteli bir uyku, yaşam kalitenize en büyük desteklerden birini verecektir.

EGZERSİZ

Egzersiz sayesinde, formunuz, kaslarınız, beyin fonksiyonlarınız, iskelet sisteminiz, kilo yönetiminiz, ruh haliniz ve yaşam kaliteniz güçlenir.


Ürün kategorileri